Deprem aniden yaşanan yer kabuğunun kırılması ile gerçekleşen bir doğa olayıdır. Şiddetin seviyesine göre toplumu etkileme seviyesi artmaktadır. Deprem fizyolojik olarak içinde bulunduğumuz yapılar dolayısıyla fizyolojik olarak insanları maddi ve manevi olarak etkileyen can kaybının ve mal kaybının en yüksek olduğu doğal felakettir. Yaşanan deprem olayları fiziki olarak insanları etkilerken yaşanan bu durumun psikolojik olarak insanları ve toplumu etkilememesi beklenemez. Gerek deprem öncesi gerek deprem anı gerekse depremden sonraki psikolojik süreç kişi için can yakıcı boyutlar alabilmektedir. Deprem psikolojisi olarak bu duruma genel bir isim verip sizlere yeterli bilgileri aktarmaya çalışacağım. Deprem sonucu risk barındıran bir doğa olayı olduğu için kişide travmatik bir durum yaratabilmektedir.
Travma Nedir?
Travma kişinin hiç beklemedi bir zamanda yaşanan olaya normalde fazla maruz kalmasıdır. Yaşanan bu maruz kalma durumu yaşanan olayın üzerinden belli zamanlar geçmesine rağmen aynı duygu ve düşünceleri kişinin hala yaşaması ve yaşadığı olaya dair görüntü ve anların zihninde tekrar tekrar canlanması yani flashbacklerin olmasına sebep olur.
Deprem aslında böyle bir durumun yaşanmasına en müsait doğa olayıdır. Ülkemiz coğrafi yapı olarak birçok deprem felaketi yaşamış ve hala yaşamaya müsait bir durumdadır. Buda bu konuda travmaların yaşanmasına daha müsait olduğunu göstermektedir. Anlık olarak deprem anında yaşadığımız yoğun korku ve anksiyete bizleri tekrar bir deprem yaşanması konusunda endişeli bir ruh haline itmektedir.
Deprem Sonrası Kaygı Bozukluğu
Deprem anksiyete (kaygı) bozukluğu yaşanmasına sebep olup tetikleyici bir unsurdur. Deprem Anksiyetemizi tekrardan bir deprem yaşanma ihtimali, ölüm korkusu, enkaz altında kalma korkusu, sevdiklerimizi kaybetme üzerine bir endişe hali, evlerimize girme konusunda korkulu düşünceler, enkaz Altında kaldığımıza dair senaryolar çizip hayal etmek gibi sıralayabiliriz. Bu düşünceler bizde anksiyete temelli : 1) Kalp çarpıntıları 2) Nefes darlıkları 3) Elde ayakta uyuşma ve titremeler 4) Hafıza güçlükleri 5) Duygudurumda ani değişmeler yani aniden neşelenip aniden üzülmeler. 6) Uyku problemleri 7) Yeme bozuklukları iştahta sorunlar 8) Görme bulanıklığı gibi psikojen fizyolojik Etmenlere sebep olabilir. Ayrıca bizlerde geleceğe dair umutsuzluk, her an başımıza birşey geleceği endişesi, sık sık sallandığını hissetme, yüksek katlarda yaşamama isteği, eşyaların sallanıp sallanmasını üzerine konroller, çevremizdeki insanların nefes alıp almadığını kontrol etme gibi yaygın anksiyeteli belirtiler ve ani çarpıntı, nefes darlığı, ölüm düşüncesi gibi ortalama 1 saat süren panik ataklara da sebep olabilir. Bu belirtilerin ardından gelen depresif bir duygudurum da kaçınılmazdır.
Yaşanan tüm bu belirtiler aslında akut dönemde yaşanması normal durumlardır. Fakat bu bir destek alamamamız gerektiği anlamını taşımaz. Psikolojik destek fizyolojik sağlığımız için de koruyucu bir görev görmektedir.
Nelere Dikkat Etmeliyiz?
Böyle durumlarda dikkat etmemiz gereken unsurlar nelerdir ? Kendinizi konforlu hissettiğiniz bir alana götürmeye çalışın. Yalnız kalmamaya gayret ediniz çünkü hem deprem anında hem sonrasında yaşanan toplumsal bir durum olduğu için bu durumda sadece kendinizin bu durumda olmadığını bilmek sizleri rahatlatacaktır. Deprem sonrası beynimiz belirsizlikten kaynaklı bizi şüphelere ve korkulara iteceğinden beynimizdeki bu belirsizlik hissini hafifletmek için sosyal medyadan haberler almaya afet bölgelerinde neler olduğunu öğrenme isteği olacaktır fakat bu durumu çoklaştırmak bizlere psikolojik olarak zarar verecektir. Filtrelenmiş haber kanallarını izlemek zaten yeterince bilgi sahibi olmamıza yardımdı olacaktır.
Alkol uyuşturucu gibi bastırıcı kimyasal maddeler duygudurumumuzu tamamen kontrol dışı bırakıp bizi daha kötü etkileyecektir.
Çocuklarımız bizlerden ayrılmak istemeyecek bizlerle uyumak isteyecektir. Bu isteklerini bir süre kırmayın ve fiziksel temastan kaçınmayın. Sevgi belli edildiği takdirde sevgidir.
Kayıplarımız olursa eğer yaş tutmak hakkınızdır yaş tutmaktan duygularınızı ifade etmekten ağlamaktan kaçınmayın.
Bu dönemde kendimizi oyalayıcı dikkatimizi dağıtıcı eylemler yapabilir ailemizle ve sevdiklerimizle vakit geçirmeye çalışmalıyız.
Son olarak bu anlarda nefes egzersizleri gibi egzersizlerle nabzınızı kontrol Altında tutmaya çalışarak endişenizi bir nebze de olsa kontrol altına alabilirsiniz.
Deprem Sonrası EMDR Terapisi
Deprem sonrası yaşanılan olumsuz duygu ve düşüncelerin psikoterapisi İçin EMDR Terapisi uygulanılabilmektedir. EMDR yaşanan travmatik olayların flashbacklerinin zihinde duyarsızlaşması ve etki ettiği duygu ve düşüncelerin iyileşme sürecine girmesi için uygulanan geçerli ve güvenilir bir yöntemdir. Göz hareketleri ile anlara karşı duyarsızlaşma sağlanılırken başarı oranı oldukça yüksektir. Daha önce Marmara depremi ve sonrasında uygulanıp yüksek başarı oranları elde edilmiştir. Kendi klinik deneyimlerimde de uyguladığım EMDR yöntemi başarı oranı olarak gayet memnun edicidir danışanlarımız bu konuds olumlu geri bildirimler vermektedirler.